23 Ocak 2007

Burhan Eren'in "Yıldızlı Atlas" isimli kitabından alınmıştır.

Şimdi bir yerlerde akşam oluyordur. Güneş ağır ağır batıyordur, dağların ve ağaçların ardından. Ve ağır ağır doğuyordur güneş, dağların ve ağaçların ardından. Çünkü bir yerlerde sabah oluyordur şimdi.
Şimdi bir yerlerde düş kuruyordur biri. Bildiği bütün güzel şeyleri, bir bir yerleştiriyordur düşlerine: Günlük güneşlik günleri, ezberindeki şiirleri, en çok sevdiği kelimeleri, incecik kelebekleri, annesini...
Kurdukça yıkılıyordur, başka bir yerde başka birinin düşleri.
Kuruldukça yıkılan kimi düşler gibi...
Şimdi bir yerlerde penceresini açmış, sokağı seyrediyordur biri. Sokaktan geçenleri, uçtu uçacak gibi duran baloncuyu, sokağı bekleyen evleri seyrediyordur.
Başka bir yerde başka biri, odasının penceresini ve içinden dünyaya açılan bütün pencereleri kapatmak istiyordur. Ama bir türlü perdeyi çekmek istemiyordur elleri.
Şimdi bir yerlerde biri, dünyaya ilk kez açıyordur gözlerini. Başka bir yerde başka biri, istese de istemese de ayrılıyordur dünyadan. Bir daha açmamak üzere yumuyordur gözlerini.
Şimdi bir yerlede saçlarını tarıyordur biri. Aynada saçlarının tel tel ayrılıp düzene girmesini seyrediyordur, küçük bir gülümseme yayılıyordur dudaklarından.
Kızgınlıktan saçını başını yoluyordur, bağırıyordur, ağlıyordur, başka bir yerde başka biri.
Şimdi bir yerlerde küçük bir şey için, birbirlerinin kalplerini kırıyorlardır birileri. Küçük bir şey, bir ceviz kabuğu belki...
Başka bir yerde, gökkuşağının renklerini bölüşüyorlardır başka birileri. Sarıyı, kırmızıyı, yeşilden maviye kaçan bütün renkleri...
Ve şimdi bir yerlerde sen, kalbinin kapılarını aralamış, küçük şeylerden söz açan bir yazıyı bitirmek üzeresindir.
Sen yazıyı bitirirken, benim içimdeki kuşlar çoktan uçmuş olacak...
Evime konuk olan iki çiçeğe su veriyor olacağım belki

Hiç yorum yok: