02 Kasım 2007

:))))))

İSTANBUL Tasarım Haftası başladı...

Galata Köprüsü'nde.

*

Yakışır İstanbul'a...

*

Olimpiyatı yok.

Olimpiyat Stadı var.

3 kilometreyi 3 saatte gidersin...

Formula pisti var.

Baraja ev yapıyorlar.

Çeşmelerden deniz suyu akıyor.

Mısır Çarşısı'nda mısır bulamazsın.

Manifaturacılar Çarşısı'nda plak satılıyor.

Sahaflarda, halı var.

Kapalıçarşı, turistlerin çarşıya çıktığı gün, kapalı.

Akmerkez, mavi.

Şehirlerarası yolcu otobüslerinin yüzde 99.9'u Anadolu'ya gider...

Otogarı Avrupa'da.

Bakırköy, hem bakır, hem köy...

Altınşehir, hem altın hem şehir, gecekondu!

Ataşehir?

Kadıköy'e bağlı.

Ahırkapı'ya gemi bağlanıyor!

Bayrampaşa'nın, adı bayram, kendi cezaevi.


Yedikule zindanlarında konser veriliyor.

Sultanahmet Cezaevi desen, 5 yıldızlı otel...


Topkapı Sarayı.

Çırağan Sarayı.

Dolmabahçe Sarayı.

Garibanın üç kuruşa karnını doyurduğu yerlerin adı da, "simit sarayı..."

Belediye başkanı, muhallebici.

Bostancı'da bostan yok.

Tahtakale'de kale yok.

Tarlabaşı'nda tarla yok.

Etrafta ev mev yokken bakkal dükkánı açan adama şaşkın demişler... Şaşkınbakkal'da ev almak New York'tan pahalı!

Beşiktaş'tan Üsküdar'a geç, 2 kilometre...

Parayla.

Beşiktaş'tan Florya'ya git, 22 kilometre...

Bedava...

*

"Ortasından boğaz geçen, hem Asya'ya hem Avrupa'ya, iki kıtaya basan dünyadaki tek şehir" derler... Çanakkale ne?

*

"Zeynep Kámil Hanımefendi'nin hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz" falan da derler... Halbuki, Zeynep hanımefendi, Kamil kocası.

*

Tarihi hipodromda Ramazan şenliği yapıyorlar...

Türkiye'nin en büyük kumarının oynandığı Veliefendi, şeyhülislam!

*

Soyun buralı mı

başka yerden mi

kız sen İstanbul'un...

neresindensin?

Polonezköy Muhtarı Daniel Ohotski, 5'inci göbek, doğma büyüme İstanbullu...

İstanbul Belediye Başkanı, Artvinli.


Şişli Başkanı Erzincanlı, Eminönü Başkanı Malatyalı, Pendik Başkanı Sakaryalı, Ümraniye Başkanı Balıkesirli, Üsküdar Başkanı Trabzonlu,Kadıköy Başkanı Muşlu, Gaziosmanpaşa Başkanı Kastamonulu... En ünlü restoranı, Konyalı!

Gazi Osman Paşa da Tokatlı'ydı zaten.

*

Depremde, evden çık!

Karda, evden çıkma!

Yağmurda, üst kata çık!

Dolayısıyla...

"Tasarım" dediğin kavram, dünyada en çok İstanbul'a yakışır!

*

Tek pürüz var...

Yabancı konuklara adresi iyi tarif etmek lazım... Çünkü malum, Galata Köprüsü'nü de Galata'da bulamazlar!

Adı Galata...

Kendi Balat'ta.

BU YÜKÜ NEDEN TAŞIYORUM?

Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu... Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Branda'nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı...

Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi yalnızca. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. "Allahım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et."

Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var mı?" diye bağırdı. Brenda'nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmişti.

Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa bunları yazacaktı: "Allahım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..." "BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM" demeyin...