22 Mart 2007

BANKACILIK DUMURLARI

- Meraba ben Serkan nasil yardimci olabilirim?
- Benim telefonda bi problem var bankomatta islem yapamadim.
- Peki ilk önce telefonunuzun ''menü" tusuna sonra da '5'' tusuna basin...
- Evet... Tamam...
- Ekran da ne var simdi?
- Show tv...
- ???


İyi günler kredi karti basvurunuz için aramistim sizi...
- Tabi buyrun..
- Mesleginiz nedir acaba?
- Hayat kadini...
- ... Özel sektör yaziyorum ben...
- O da olur!...

Kadin : Merhaba ben kredi kartinizla köpek almistim...
Yetkili: Evet efendim?...
Kadin : Bu köpegin kulaklari duymuyor. Acaba sigorta kapsamina giriyor mu?
Yetkili: Ben bi üstüme danisiyim!!!?!!...


Iyi günler, hosgeldiniz, nasil yardimci olabilirim?
- Para çekemiyorum ben...
- Sifrenizi yanlis giriyormussunuz Ahmet bey!...
- Sifre mi? Benim sifrem hep aynidir, Istanbul'un kurtulusu...
- Lütfen, bana sifreyi söylemeyin efendim.
- Hah, tamam hatirladim, 1956!!!
- Efendim o Istanbul'un kurtulusu degil ama...
- Yaaaa!... Kaçti Istanbul'un kurtulusu?
- Efendim ben malesef söyleyemem bunu size.
- Niye sen de mi bilmiyosun?...
- Biliyorum, ama güvenlik açisindan benim sifreyi bilmemem gerekiyor.
- Ben sana sifreyi sormuyorum ki!... Istanbul'un kurtulusunu soruyorum.
- Evet, ama...

Buyrun Bankacilik Destek
- Alo ben Konya, Ya benim bu printer çalismiyor!...
-Windowstami çalisiyor?
- Evet
- Bilgisayar printeri görüyor mu Konya?
- Evet, karsi karsiyalar!...

- Su an bankanizin ATM'sinden maasimi çekemiyorum.
- Üzgünüz efendim geçici bir hatadan ötürü su an tüm sistemlerimiz off'tadir.(Bir saat kadar sonra yine arar)
- Ben su an Of'dayim ve hala parami çekemiyorum...

Güvenliginiz için bir kaç soru sormam gerekiyor.
Dogum yeriniz?
- Erzurum...
- Dogum tarihiniz?
- 23 Ocak 1957
- Annenizin evlenmeden önceki soyadi?
- Anami karistirma lan bu ise!
- ?????!!!!!

Boşadı

Çürük Ahmet otuz iki avradı,
Kandırıp üst üste aldı boşadı,
Daha ilk celsede işi kavradı,
Hepsine bir sebep buldu boşadı.

Kırk kapıya dünür gitti nenesi,
Otuzunda avrat gördü sinesi,
Düşük çıktı Döne Kızı'n çenesi,
Dırdırdan usandı, yıldı boşadı.

Neriman kör idi, Ayşe sağırdı,
Necmiye'nin eli biraz ağırdı,
Kezban geldiği gün ikiz doğurdu,
Bak şu işe dedi, güldü boşadı.

Televizyon, radyo kendine kaldı,
Yatağı, yorganı Fadime aldı,
Sıra yerde duran halıya geldi,
Onu da ikiye böldü boşadı.

Saymakla biter mi kafir'in suçu,
İmam nikahlıydı avradın üçü,
Sarılıp giderken Ayten'in göçü,
Ardından teneke çaldı boşadı.

Hacıdan getirdi güzel Serap'ı
Veresiye aldı gidip şarabı,
Canından bezdirmek için arabı,
İçip içip eve geldi boşadı.

Türlü derdi çeker iken Nezahat,
Üzerine kuma geldi Sebahat,
Üzülmedi öldü diye Nebahat,
İki rekat namaz kıldı boşadı.

Bir şarkıcı kadın almıştı bardan,
Bütün köylü bıktı cazdan, gitardan,
Şikayet gelince Koca Muhtar'dan,
Babasına haber saldı boşadı.

Avrupa'da geçti sekiz, on ayı,
Bir Alman kocadan aldı Helga'yı,
Ondan da kaçırdı Süleyman Dayı,
Elleri böğründe kaldı boşadı.

Böyle evlat olmaz ben gibi erden,
Diyerek fırladı olduğu yerden,
Kopyalamış dedi komşu Ömer'den,
Hacer'in suçunu bildi boşadı.

Nikah memurunun canına yetti,
İlçede evlenme cüzdanı bitti,
Beşini nikahsız idare etti,
Hepsini gönlünden sildi boşadı.

Dokuz avrat daha aldı sırayı,
Rasim der ki, O da buldu belayı,
Boşayamaz denen Cadı Nuray'ı,
İnat için kendi öldü boşadı.

Rasim Köroğlu

Fıkra

Adamin biri isyerindeki kantinde arkadasiyla yemek yerken "Kolumun agrisindan ölüyorum" diye arkadasina dert yanmis, "Doktora gitsem iyi olacak". Arkadasi da "Yahu ne lüzum var" demis, "Ilerde kösedeki marketin çikisinda yeni bir bilgisayarli cihaz koydular. Üç dolara bir jeton aliyorsun kasadan, atiyorsun, yaninda getirdigin idrar örnegini açilan kapaktan içeri veriyorsun, on saniye sonra neticeyi ve tedavi için
yapman gerekenleri ögreniyorsun", "Gördügün gibi ucuz ve çabuk" diye eklemis.
Adam hemen bir kaba idrarini doldurup arkadasinin dedigini yapmis ve bilgisayar 10 saniye sonra yazili olarak cevap vermis:
"Kolunuzda bir cins eklem agrisi olan Teniselbo olusmus.Sicak suya koyun, agir islerden kaçinin, iki hafta sonra düzelecektir"
Memnun biçimde eve dönen adam, bir yandan bilgisayarin dedigini uygularken bir yandan da muzurca fikirlere kapilip bu akilli cihazin nasil aldatilabilecegini düsünmeye baslamis.Ertesi gün olunca bir miktar çesme suyuna köpeginden alinmis bir kili koymus, üstüne bir sekilde elde ettigi karisinin ve kizinin idrar örneklerini eklemis. Tüm bu karisimin üzerine bir de mastürbasyon yapip dogru cihazin yanina varmis.Jetonu atip kabi makinaya vermis, on saniye sonra cihazdan yazili yanit gelmis.
1. Çesme suyunuz çok kireçli. Bir filtre cihazi almayi düsünün
2. Köpeginizde kene var. Eczaneden özel bir sampuan alip köpeginizi yikayin.
3. Kiziniz kokain bagimlisi. Bir psikiyatri klinigine yatirin.
4. Kariniz hamile. Ikizler. Sizden degil. Iyi bir avukat bulun.
5. Kendinizi bu yolla tatmin etmeyi birakmazsaniz kolunuz iyilesmez.

Rivayet bu ya...

Dünya çapında bir anket yapılmış. Sadece bir soru sorulmuş:"Lütfen dünyanın geri kalan kısmındaki yiyecek eksikliğine bir çözüm ile ilgili kişisel görüşünüzü dürüstçe belirtiniz." Anket büyük bir başarısızlıkla sonuçlanmış.Çünkü;

- Afrikada insanlar "yiyecek" kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar.

- Batı Avrupa'da insanlar "eksiklik" kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar.

- Doğu Avrupa'daki insanlar "kişisel görüş"ün ne anlama geldiğini bilmiyorlar.

- Orta Doğu'da insanlar "çözüm"ün ne anlama geldiğini bilmiyorlar.

- Güney Amerika'daki insanlar "lütfen" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar.

- israil'deki insanlar "dürüstlük" kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar.

- Ve Amerikada'ki insanlar "dünyanın geri kalan kısmı"nın ne anlama geldiğini bilmiyorlar.

:)

Adam müftüye gitmiş
"Yahu,hakikaten biz cennete gittiğimizde huri alacak mıyız?" demiş
Müftü, "namazını kılar, orucunu tutar, zekatını verirsen 4 huriyi
alacaksın elbette" demiş.
Adamın derdi başka "Peki benim hanım cennete gidince ne olacak?" demiş
Müftü cevap vermiş
"Ona da 4 Nuri düşer"
Adam şaşkın, ne yani eşit haklara mı sahip olacaklar

Kös kös evine dönmüş
Bakmış karısı namaz kılıyor
Basmış tekmeyi
"Orospu mu olcan sen lan"

Ahmet Saraçoğlu'ndan...

Bizdeki 'Fransız kaldım' lafı İngilizce'de Yunanlar için söyleniyor.Onlar bir şeyi anlamadıklarında, 'It is Greek to me' diyorlar. Yani, 'Bu bana Yunan'. Onlarda niye Yunan, bizde niye Fransız kalındığı ise meçhul.

İtalya'da birinin söyledikleri, karşısındaki kişi tarafından yerine getirilmediğinde ya da anlaşılmadığında, 'Che parlo Turco?' deniyormuş. Meali: 'Yahu ben Türkçe mi konuşuyorum?!' Bir de İtalyanlar çok sigara içenleri, 'Türk gibi sigara içiyorsun' diyerek azarlıyorlarmış.

Ermeniler bir şeyi anlamadığında, 'Anladıysam Türk olayım' diyorlarmış. Kızılacak bir şey yok. Çünkü biz de anlamadığımız zaman Arap oluyoruz.

Fransızca'da 'Türk usulü sevişmek' diye bir deyim varmış. Anlamı da,'hızlı hızlı, yangından mal kaçırırcasına sevişmek'miş. İddiaya göre deyimin kaynağı da şuymuş: Türkler kuzey göçleri sırasında köyleri yağmalarken karşılarına çıkan kızları kollarından tutup atlarının üzerine alırmış.Türk akıncı bir yandan ortalığı yağmalarken bir yandan da kıza dair 'kötü niyetini' icra edermiş! Bittiğinde de kızı attan atarmış. Fantastik bir hikaye!! ama Fransızlar'ın anlattığı aynen bu valla.

Almanca'da 'Türken' ve 'türken' diye iki kelime varmış. İlki bildiğimiz 'Türk' demek. İkincisi ise 'hile yapmak' anlamında kullanılıyormuş!

Grup olarak bir lokantaya gittiğimizde herkesin kendi yediğini ödemesine 'Alman usulü' deriz ya. İngilizce'de aynısı 'Going Dutch' kalıbıyla Hollandalılar için kullanılıyor. Gerçi sonuçta birbirine çok benzeyen iki millet ama yine de Almanlar'ı yok yere 'maddiyatçı' yapmışız demek ki.

En komiği bu: İsrail'de bir kadının kalçaları büyükse, ''Türk gibi kalçaların var'' diyorlarmış. Anlaşılan, 'yemekte salça, kadında kalça' merakımız oralara kadar ulaşmış.

Bu deyim değil ama eğlenceli bir anekdot. Finali onunla yapayım. Bir gün olur a bir Macar'la aynı masada oturursanız sakın bira bardağınızı uzatıp, 'Şerefe' demeyin. Çünkü Macar halkı, Osmanlılar ülkelerini işgal ettiğinde bunu bira içerek kutladıklarını düşünüyorlarmış. Bu yüzden de sadece Türkler'le değil, kimseyle bira bardağı tokuşturmuyorlarmış. Bira ile fetih kutlayan yeniçeriler ha! Cidden güzel geyik.

Teknolojik Beddualar

Özgün Beddualar

1- Netten 50 MB'lik bir dosya indirirken, bitmesine iki dakika kala elektrikler kesile de mosmor ol inşallah!

2- Chat yaparken kapı zilin çala!

3- Maus'unu kedi yesin!

4- İçtiğin çay klavyeye dökülsün!

5- Arama motorlarına giremeyesin!

6- Hitin düşsün, liste sonu ol!

7- Posta kutuna iki ay mail gelmesin!

8- Üç vakte kadar bağlantın kopsun inşallah!

9- Klavyenin sesli harf tuşları basamaz olsun da, sevgiline mektup yazamayasın!

10- Windowsun çöksün, ıcq'un kopsun da ele güne muhtaç ol innnnşallah!

11- Kafana harddiskler kadar taş düşsün!

12- Kodlarını yanlış yazasın da web sayfası yapamayasın ya rabbim!

13- Askerliğini uzun dönem yapasın da, 18 ay nete bağlanamayasın!

14- 2 senedir yazmaya çalıştığın 500 sayfalık roman dosyana virüs girsin de, edebi hayatın bitsin!

15- bütün beddualarım tutsun da iflah olamayasın inşallah!

Zamane Bedduaları

*Laptop'ta oyun oynarken, tam da rekor kiracakkene, şarj'ı bitesice
*Levis ine çamışır suyu dökülesice ..
*Cep telefonu kapsama alanında kalasıca..
*Yılbaşı çekilişinde büyük ikramiyeyi kazanıp biletini kaybedicese..
*Sevdiği meşhur olasıca..
*Araba kullanırken cep telefonuyla konuşasan sonrada trafik polisine yakalanasan
*Ucuza aldım diye sevindiğin araban çalıntı çıka.
*Marti'yi okuyup ruhi bunalıma giresen.
*Hem fikir, hem zikir suçlusu olasan.
*Ne yersen ye asit yapa ağzında, bir "falım" çiklet bulamayasın.
*Kapsama alanı dışında kalasan.
*Susurluk Skandalı'na adın karışa.
*Medyalara gelesin inşallah Talk showlara, reality showlara çıkasan imajin sarsıla.
*Tam otomatik çamaşır makinen kireçlene, bir gram Calgonit bulamayasın.
*Önce Reha Muhtar'la İtiraf'a sonrada Karar Anı'na çıkasın...
*Dağın başında araban bozula, kontörün bite
*Hazır Kart'ın Özgür kızı gibi bi karıya düşesen...
*BBG'ye katılasın, sonuncu olasın..
Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışta koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğluna kadar uzanır. Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası.. Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi.. İki gün sonra ödevi geri aldı. Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı. "Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk.. "Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal" dedi, hocası.. "Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız" ve ekledi: "Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman
notunu yeniden gözden geçiririm." Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı. "Oğlum" dedi babası "Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!." Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına.. "Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin" dedi.. "Ben de hayallerimi..".....

O orta okul 2 öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı.

Sarı Öküzün Öyküsü

Masal bu ya............
Eski zamanlarin birinde bir otlakta öküz sürüsü yasarmis. Yasarmis yasamalarina ama civardaki aslanlar bir türlü rahat birakmazmis onlari. Hemen her gün saldirirlarmis bu sürüye. Öküz dedigin öyle yabana atilir bir hayvan degil ki, bir araya toplandilar mu kolayca defetmesini bilirlermis o koca aslanlari. Gerçi bir iki siyrik alirlarmis ama... Yine de boyun egmezlermis aslanlarin zorbaligina.

Gün geçtikçe aslanlari almis bir kaygi. Ancak tavsan, fare gibi küçük hayvanciklarla beslenir olmuslar. Gitgide güçten düsmüsler. Eee, aslan bu,hiç fareyle doyar mi?

- 'Herhalde bize bu otlagi terk etmek düsüyor' demis aslanlardan birisi.
- 'Evet' diye tasdik etmis digerleri.
Nereye gideriz diye düsünürlerken 'bir dakika' diye bir ses duymuslar gerilerden. Herkes dönüp bakmis sesin geldigi tarafa. Sürünün en çelimsiz, ama kurnaz mi kurnaz bir ferdi olan Topal Aslan'mis söze atilan.
- 'Hayir' demis, 'hiç bir yere gitmiyoruz. Siz bana birakin, ben hallederim bu isi.'
Inanmamis kimse ona ama haydi bir sans verelim ne çikar diye düsünmüsler. O da almis yanina bir iki aslan gitmis öküzlerin yanina. Beyaz bayrak çekmeyi de unutmamis. Öküzlerin lideri olan Boz Öküz basta olmak üzere bes irikiyim öküz yaklasmis onlara. Sormuslar ne istediklerini. Topal aslan baslamis konusmaya. Bir yandan da Boz Öküz'ün sivri ve kocaman boynuzlarina bakip ürperiyormus.
- 'Saygideger öküz efendiler' diye baslamis lafa. 'Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik. Biliyorum sizleri çok defa incittik, kimbilir kaçinizda su pençemin izi vardir. Ama inaniniz bunlarin hiç birini isteyerek yapmadik. Biliniz ki biz aslanlar barrisçi bir milletiz.Hele öküzlerle hiç bir alip vermedigimiz olamaz. Ancak evet size defalarca saldirdik, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranizdaki Sari Öküz
yüzünden. Onun rengi öyle sizinkiler gibi degil ki. Gözümüzü kamastiriyor, aklimizi basimizdan aliyor. Onu gördük mü ne kadar barissever oldugumuzu unutup size saldiriyoruz, ve sürünüze zarar veriyoruz. Yoksa bizim sizinle hiç bir alip veremedigimiz yok. Onun yüzünden hepiniz zarar görüyorsunuz. Bir türlü hayatinizdan emin rahat rahat otlayamiyorsunuz, belki geceleri bile bizim kükrememiz sizin uykunuzu kaçiriyor. Bunlarin hepsi Sari Öküz'ün suçu. Verin onu bize,siz de kurtulun, biz de baris içinde yasayalim' demis.
Boz Öküz, diger önde gelenlerle görüsmek üzere geri çekilmis. Hepsi de sicak bakmislar bu teklife. Bir tek yasli Benekli Öküz olmaz demis ama kimseye dinletememis sesini. Zavalli Sari Öküz kurban edilmis aslanlara. Hepsi birden saldirmislar zavalli öküzün üzerine. Bir ikisini firlatmis üstünden ama bitkin düsmüs az sonra. Çirpinmis, haykirmis, yardim istemis, yalvarmis, ama yokmus onu isiten. Digerleri üzülmüsler üzülmesine ama elden ne gelir ki. Bütün sürünün selameti için bir öküz...gerekliymis bu.
Gerçekten de günlerce sürüye hiç bir saldiran olmamis. Huzur içinde geçer olmus günleri. Ama aslan milleti bu, ne kadar sabreder ki. Hele öküz etinin tadini aldiktan sonra. Aciktik demisler Topal Aslan'a daha bir kaç hafta bile geçmemisken. O da yine almis yanina bir kaçini, bir defa daha gitmis Boz Öküz'ün yanina.
- 'Selam' diye girmis söze. ' Gördünüz ya biz aslanlar ne denli uysal milletiz. Dogru karariniz için sizi bir daha kutlamak isterim. Siz de huzur içindesiniz, biz de. Ne mutlu. Yalniz buraya bunlari söylemek için gelmedim. Büyük bir problemimiz var.'
- 'Nedir?' demis Boz Öküz merakla..
- 'Su sizin Uzun Kuyruk' demis Topal Aslan. Öyle uzun bir kuyrugu var ki nereden baksak görünüyor. O kuyrugunu salladikça bizim de aklimiz basimizdan gidiyor. Gözümüz dönüyor, sürüye saldirmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Halbuki siz öyle mi ya, hepiniz normal kuyruklusunuz. Bir onun suçu yüzünden korkarim hepiniz zarar göreceksiniz. Gelin verin onu bize bu mevzuyu burada kapatalim. Eskisi gibi baris ve sevgi içinde iki taraf da hayatini sürdürsün. Boz Öküz yine istisare yapmis sürünün
ululariyla. Yine sadece Benekli Öküz olmus karsi çikan. Hepsi de verelim gitsin demisler. Istisare daha da kisa sürmüs bu defa.Dislamislar Uzun Kuyruk'u sürüden. Saatler sürmüs zavallinin çirpinislari ama sonunda o da yenik düsmüs aslanlara. Tekrar tekrar yinelenmis bu olanlar. Her geçen gün daha da semirmis aslanlar. Alabildigince güçlenmisler. Öküzlerse her geçen gün daha da zayiflamislar, seyreldikçe seyrelmisler. Aslanlar küstahlastskça küstahlasiyorlarmis. Artik bir sebeb bile söyleme geregi duymuyorlarmis. 'Verin bize su öküzü yoksa karismayiz' derlermis sadece. Zavalli öküzlerin hayir diyebilecek güçleri kalmamis. Hepsi birer birer can veriyorlarmis aslanlarin pençesinde. Boz Öküz de aralarinda olmak üzere
bir kaçi kalmis en sona. Ne oldu bize, ne zaman kaybettik bu harbi aslanlara karsi, oysa ne kadar da güçlüydük? diye sormus biri, Boz Öküz'e.
- 'Biz' demis Boz Öküz gözleri nemli ve sesi pismanlikla titreyerek: 'Sari Öküzü verdigimiz gün kaybettik bu harbi...'

Arkadaşı olduğu şüpheli Recai'den Askerdeki Hakan'a Mektuplar:)))

Sevgili hakkus,

Mektubunu aldim. Mektubunun gelmesi ne denli sevindiriciyse de okuduklarim o denli üzücüydü. Demek askere gittiginden beri çavusun size, özellikle de sana yapmadigi kalmamis. "Suçum olsa yanmam" diyorsun. Sana inaniyorum dostum. Olur olmaz seni dövdügüne göre, yazdigin gibi o herif asker ocagina yakismayan sadistin teki. Sen sivilken agzina kötü söz almazdin. Adamin besiginden mezarina kadar nesi varsa sövdügüne göre gerçekten çok sinirlenmissin. Ama haklisin. Ben de olsam ondan nefret
ederdim. Oysa hepiniz ayni vatanin evladisiniz. Neden ayirim yapip en agir isleri sana yaptiriyor ki???.. Senin gibi akli basinda, sorumluluklarinin bilincinde olan insana böyle davranmak için çok adi birisi olmali. Zaten "adinin teki" demissin. Neyse hakkus, vatan borcu bu... Herseye,insanliktan uzak olan çavusuna bile, katlanip Vazifeni yerine getirmelisin. Sen yine elinden geldigince iyi asker olmaya çalis. Beni de mektupsuz burakma. Mektuplari disardan yollamakla iyi ediyorsun. Çavus
iti okursa bir de mektuplar için dayak yersin sonra. Özlemle gözlerinden öperim.

__dostun Recai__



+++++++++++++++++++++++

Ulan Recai iti,


Ben sana ne zaman mektup yazdim da o allahin belasi mektubu gönderdin?? Mektuplarimizin okundugunu bildigin için bu adiligi yaptin di mi köpek?? Senin yüzünden gül gibi çavusumun bana yapmadigi kalmadi. Tonla dayak.Bir hafta da hapis cezasi yedim, Çavus beni bölügün önüne çikarip "KARSINIZDA ORDUMUZUN EN SEREFSiZ ASKERI DURUYOR." dedi. Ne dediysem, senin nasil adi bir yaratik, mektubunun da o essek sakalarindan biri olduguna inandiramadim. Bir daha mektup falan yazma. Zaten, ilk izne gelisimde ellerini un ufak edecegim. Birkaç yil eline kalem alamayacaksin.
En kisa zamanda basina bir kaza gelmesini, sürüm sürüm sürünmeni dilerim.

__Hakan__


++++++++++++++++++++++++

Merhaba hakkus,


yaninda olamadigim,sorunlarini ve acilarini paylasamadigim için kahroluyorum. Mektuplarini okudukça içim kan agliyor. Manyak çavus iyice azdi ha. Vay sadist vay. Bir de adam bilip çavus yapmislar. Böylelerinin eline hiç yetki vermemeli. Sonra ne oldum delisi oluyorlar. "Sivil olsam yapacagimi bilirdim" diyorsun. Ama haklisin hakkus. Sinirlerine hakim ol. Askerlikte üste saygisizlik olmaz. Adama askerligi bitirtmezler vallahi. Uyma o hayvana dostum. Zor ama sayili günler gelir geçer. Buralar bildigin gibi eksikligini hep hissediyoruz. En güzel günler seninle olsun.

__kardesin Recai__


+++++++++++++++++++++++

Recai denen hayvan,

Lan sana hayvan demek iltifat, hayvanlara hakaret olur, oglum sen çildirdin mi? Çavus fittirdi. Adamin bir agzima yapmadigi kaldi. "Yazmadim konutanim." diyorum, yemin billah ediyorum dinledigi yok. Ah ulan essogluessek yaktin beni. Askerligim simdiden bir ay uzadi. Her gece tuttugum 8-5 nöbetleri, günde yalniz basima tam teçhizat 20km kosu, iki çuval ispanak ayiklamak imanimi gevretiyor. Yeter artik Recai! Sakanin çikacak suyu muyu kalmadi. Bu gidisle biraz zor ya, izne gelirsem
kendine kaçacak delik ara. Tüm kemiklerini kiracagim. Allah belani versin...

__Hakan__

+++++++++++++++++++++++

Hakkus'cugum,

Yooo, yazdiklarina inanamiyorum. Bu kadari da olmaz ama. O serefsiz çavusun sana yaptiklarini insan yapmaz. Nedir bu essogluessegin sana çektirdigi? Yani afedersin ama insan sokaktaki uyuz ite bile daha iyi daha merhametli davranir. Bak hakkus, sakin benden gerçekleri saklama, yoksa görevden mi kaytariyorsun? Eninde sonunda ikiniz de bu vatanin evladisiniz. Böyle yapmasi için ya kafadan sakat ya da soysuz olmali, ne diyeyim hakkus, sabredeceksin. Allah sevdigi kuluna çektirirmis. Seni de
seviyor olmali ki çavus gibi bir namussuzu basina bela diye salmis

__candostun Recai__


+++++++++++++++++++++++


recai soysuzu stop sayende askerligim bitmeyecek stop firar ettim stop seni parçalamaya geliyorum stop hakan

Küçüklerden Aşkın Tanımı

En büyüğü 10 yaşında olan bir grup akıllı bıdığa "Sence aşk nedir?" diye sormuşlar. Alınan cevaplar, internette hızla dolaşıyor. Cevaplara bakınca anlıyoruz ki, gerçekten çağ atlıyoruz. Çocukluğumuzda bize "Aşk nedir?" diye sorsalar ne cevap verirdik? Aramızdan cevap verebilen çıkar mıydı? Evet, belki kendi aramızda "Aşk bir sudur iç iç kudur" türünden bir tekerleme yuvarlayıp işin içinden çıkardık ama aşağıdaki türden yargılara ulaşacak verimiz olmadığı gibi, dile getirmeye de utanırdık galiba! Bu arada unutmadan cevapların yanındaki yorumlar da e-posta dünyayı
dolaşırken, isimsiz kahramanlarca eklenmiş... İşte cevaplar:

- Aşk, sevgilimizle aramızda bi sürü kötü şey meydana gelmeden önce hissettiğimiz şeydir. :(((((((((()

- Benim anneannem sırtından hasta olmuştu ve eğilemediği için ayak tırnaklarına oje süremiyordu, dedemin de parmakları hasta olmasına rağmen anneannemin ayak tırnaklarına hep oje sürüyordu. Bence aşk budur. (Evet yaaa. evet yaaa)

- Sizin adınız size aşık olan birinin ağzından daha değişik çıkar, o size adınızı söylediği zaman "benim ne güzel adım var" diye düşünürsünüz... (Hakikaten! Hiç böyle düşünmemiştim.)

- Aşk birlikte yemeğe gittiğimiz zaman sevgilimizin kendi kızarmış patateslerini bizim tabağımıza koyması ve bizim tabağımızdan hiçbir şey almamasıdır. (İşte bu en güzeliydi)

- Aşk, biri sizi ne kadar kırmış olsa da sırf o üzülür diye ona kötü bişey söylememektir.(Canımm yaa evet öööle, ama...)

- Aşk çok yorgun olduğumuzda bizi gülümseten bişeydir.(Daha nasıl anlatılabilir ki?)

- Aşk, annemiz babamıza kahve yaptığı zaman ona götürüp vermeden önce kendisinin bir yudum içmesi ve tadının çok güzel olduğunu kontrol etmesidir. (Bi de illa ki de paylaşmaktır)

- Aşk, sevgilimiz bişey söylüyorsa yılbaşı hediyelerini açmayı bile bırakıp onu dinlemektir.(Şimdi ağlicam ama, bu da ikinci en güzel tarif)

- 'Senden nefret ediyorum' dediğimiz birine ilerde aşık oluruz.(Hadiseyi çabuk kavramış :-))

- Aşk sarılmaktır... Aşk öpüşmektir... Aşk "hayır" demektir. (Bu da çabuk çözmüş :-)))

- Aşk sevgilimizin her şeyini bildikten sonra bile onunla çok iyi arkadaş olabilmektir.(Cidden ağlicam.)

- Aşk kocamız çok terliyken ve kötü kokuyorken bile ona "Sen Bruce Willis'ten daha yakışıklısın" demektir. (Kesinlikleeeeeee)

- Aşk, köpeğinizi bütün gün evde yalnız bıraksanız bile eve döndüğünüzde size koşup bütün suratınızı yalamasıdır.(Yaa off hayır bu çok acımasızca ama :-)))

- Aşk, Sevgililer Günü kartlarının üzerinde yazan şeyleri sevgilimize soylemek ama başkalarına söylerken yakalanmamaktır.(eheheheheh seni gidi seni)

- Birine aşıksanız, kirpikleriniz hareket ettikçe gözlerinizin içinden yıldızlar çıkar.(Süper tespit)

- Eğer aşık değilseniz "seni seviyorum"demeyin, ama gerçekten aşıksanız hep "seni seviyorum"diyin, hem aşıksanız hem de "seni seviyorum" demiyorsanız çok ayıp.(Anlayan anlamıştır bile... :-)))

21 Mart 2007

http://www.ecobellahome.com/

çıkan filmin inmesini bekleyin ve izleyin lütfen...







20 Mart 2007

OLAY
Bir piliç, bir yolda karşıdan karşıya geçer.

SORU
Piliç karşıdan karşıya niçin geçer?

YANITLAR
RENE DESCARTES
Yolun öbür tarafına geçmek için.

EFLATUN
İyiliği için. Gerçek, öteki taraftadır.

ARISTOTELES
Karşıdan karşıya geçmek pilicin doğasıdır.

KARL MARX
Tarihsel olarak kaçınılmazdı.

HIPOKRATES
Pankreasının aşırı salgısı yüzünden.

MARTIN LUTHER KING JR.
Tüm piliçlerin nedenini açıklamak zorunda kalmadan özgürce karşıdan karşıya geçtikleri bir dünya düşlüyorum.

HZ. MUSA
Ve Tanrı cennetten inip pilice dedi ki: "Karşıdan karşıya geçeceksin!" ve piliç karşıdan karşıya geçti ve Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

RICHARD M. NIXON
Piliç karşıdan karşıya geçmedi, tekrar ediyorum, piliç asla yolun karşısına geçmedi.

SIGMUND FREUD
Pilicin karşıdan karşıya geçmesiyle ilgilenmeniz, sizde güçlü ve latant bir cinsel güvensizlik duygusunu ele vermektedir.

BUDA
Bu soruyu sormak, sizin kendi piliç doğanızı inkâr etmektir.

GALILEI
Oysa piliç karşıdan karşıya geçiyor...

CHARLES DE GAULLE
Piliç belki yolun karşısına geçti, ama otoyolun karşısına henüz geçmedi.

EINSTEIN
Pilicin yolun karşısına geçmesi ya da yolun pilicin ayakları altında yer değiştirmesi, tümüyle sizin gösterdiğiniz referansa bağlıdır.

BILL CLINTON
Anayasa üzerine yemin ederim ki bu piliçle aramda hiç bir şey geçmemiştir.

SÜLEYMAN DEMİREL
Piliç geçmişse geçmiş, geçmemişse geçmemiştir.

TANSU ÇİLLER
Bu memleket için karşıdan karşıya geçen piliç de bizimdir, üstünden geçen traktör de bizimdir.

R. TAYYİP ERDOĞAN
Ben tavuklu sandviç de satmıştım.

ABDULLAH GÜL
Hayır, bana böyle bir bilgi verilmedi ama karşıdan karşıya geçtiyse hükümet gereğini yapar.

GEORGE W. BUSH
Pilicin bu yolda BM kararlarına rağmen cezalandırılmadan karşıdan karşıya geçmesi, demokrasiye, özgürlüğe ve adalete kafa tutmaktır. Bu durum, o yolu bizim çoktan bombalamış olmamız gerektiğini göstermektedir. Bölgede barışı sağlamak amacıyla ve
savunduğumuz değerlerin tavuk türü teröristler tarafından bir kez daha ayaklar altına alınmaması için Amerika Birleşik Devletleri oraya karadan 243 bin GI, havadan 846 bombardıman uçağıyla desteklenen 17 uçak gemisi, 46 firkateyn ve 154 kruvazör göndermeye karar ve bu güçlerine özgürlük ve demokrasi adına 5 bin kilometre çapındaki bir alanda bulunan tüm kümesleri yerle bir etmek görevi vermiştir. Bu kutsal görev, ülkede uzaktan yakından kümese benzeyen her şeyi bir avuç kül haline getirinceye kadar sürecek ve küstah kümes efradını milletimize kafa tutması önlenecektir. Hükümetimiz, ondan sonra ülkedeki kümeslerin standartlara uygun biçimde
yeniden inşasına ve başlarına ABD Büyükelçisi tarafından demokratik olarak seçilecek
bir horoz geçirmeye karar vermiştir. Kümeslerin yeniden inşası finansmana karşılık olarak, bölgedeki tüm yem üretimine 30 yıl süreyle el koymakla yetineceğiz. Yerel canlıların, bizimle işbirliği yaptıkları takdirde yem üretiminin bir miktarından özel
fiatlarla istifade ettirilmesi öngörülmüştür. Bu yeni adalet, özgürlük ve barış kümesleri ülkesinde, size temin ederiz ki bir daha asla bir piliç bir yoldan karşı karşıya geçmeye kalkmayacak, çünkü yol kalmayacak ve piliçlerin de yürüyecekleri
bacakları olmayacaktır. Tanrı Amerika'yı takdir etsin!

Ticaret

Roma'da dunyaca unlu San Pietro Kilisesi'nde buyuk bir pazar ayini...
Gorkemli bir dinsel toren.. Papa bile katiliyor. Koskoca meydan mahser yeri gibi... Kilisenin ici de disi da tiklim tiklim.. Bu arada kilise kapisinda iki adam ozellikle dikkati cekiyor...ikisinin de boynunda kocaman birer levha asili..

Birinde "Ben koyu bir Hiristiyan'im ,lutfen bana yardim ediniz " yazili. Ötekinde ise sadece " Ben koyu bir Yahudi'yim " yaziyor.

Tabii ki kiliseden cikanlar Hiristiyan oldugunu ifade eden adama yanasiyorlar ve ellerini ceplerine atip comertce bir seyler veriyorlar. Yahudi oldugunu ifade eden adamda ise siftah yok.

Bu arada kiliseden cikan iyi niyetli biri "Yahudi'yim " yazisi tasiyana sokuluyor. " Bana bak kardes " diyor , "..durustluk iyi bir sey, ama binlerce Hiristiyan kiliseden cikarken , senin Yahudi oldugunu boyle aleni olarak ifade etmen kanimca hic de akillica bir hareket degil. Bak kimse sana para da vermiyor zaten.. Bence cikar o yaziyi boynundan , sen de su Hiristiyan gibi..." deyince , boynunda "Yahudi'yim" yazili adam "Hristiyan'im" yazili olana donup sesleniyor:

- Heey !.. Salamon !.. Herife bak be !.. Gelmis bize ticaret ogretiyor..
İşte tam bu şehirden,şu caddeden,o sokaktan geçti içimizdeki yabancı.İnsanlar konuşurken hep kendilerini bir maskenin altından gösterdiler diğerlerine.Açamadılar kapılarını,gösteremediler kendilerini.
Globalleşme diğer adıyla medeniyet,uzaklaştırdı insanları benliklerinden.İnkâr eder oldu insanoğlu özünü;olduğu gibi değil de olmak istediği gibi sundu kendisini çevresine.
Zayıflar,güçlüymüş gibi görünmeye çalışırken,insanlar da onlardan büyüleniyordu. Çirkinler,çirkinliğini göstermemeye çalışırken boyalarla,ne kadar çirkinleştiklerinin farkına varamadılar bir türlü.Gözlerini kapatıp karanlığa alışınca,bir daha açmak istemediler.Karanlığı aydınlık sandılar hep.
Ve en önemlisi geliş amacını unuttu.Neden dünyaya geldiğini,neden yaşadığını,nereye gittiğini unuttu.Tüm bu soruları unutup;"nasıl rahat yaşarım?" sorusunun cevabını aradı.Nitekim de buldu.Parayı,gücü,zorbalığı kullanarak yaşamayı bir hüner zannettiler.
Kendimizi bir kitabın kapağı yerine koyabiliriz.Çünkü insanlar,sadece görünümümüze yani kapağımıza baktılar.İçini deşelemeye gerek duymadılar görünüme önem verdiler.kapak güzelse her şeyi güzel,kapak çirkinse kapak içi de kötüdür sandı insanlar.Bir etmenden hemen karar verdiler kısacası tekten tüme varım yaptık.

01 Mart 2007

iq

http://www.tolunay.com/iqtest/

İşte size zeka testi.

Ey Türk Kadını :)

Vazifen çamaşır ve bulaşık yıkamaktır,
en kıymetli hazinen kocandır,

seni bu hazineden mahrum etmek isteyen kayınvaliden olacaktır. kılıbık sandığın kocan ilerde başka kadınlara bakabilir,

bu yüzden vazifen kocanı adam etmektir,

bunun için muhtaç olduğun merdane mutfak dolabının arkasındadır......

Kızlar hangi mevsimde koca bulur? (cevap: kışın)

1) Kışın topuklu uzun çizmeler giyilerek bacak boyu ve bacak şekli konusunda göz yanılmasına neden olunması ve mağdurun kanuna karşı hile yoluyla kandırılması,

2) Vücut ısılarını dengelemek için depoladıkları yağ öbeklerini kaban, ceket, örgü kazak, atkı ve örgü palerolarla başarılı bir şekilde saklayarak mağdura ince hissinin aşılanması,

3) Yaz aylarında yarım saat sonra atmosfere karışan parfüm kokularının kışın çok daha uzun muhafaza edilmesi nedeniyle kokuya duyarlı mağdurların ağa çabuk düşürülmesi,

4) Isının eksiye düşmesini müteakip aniden algı, duygu ve dikkat kaybına uğrayan mağdurlara, ortalama -50 dereceye kadar bütün duyuların çalışır kalabilmesinin verdiği üstünlük ile her türlü kararı almaya zorlanması,

5) Ahalinin giyinik olması nedeniyle mağdurun gözünün etrafa kayma ihtimalinin çok düşük olması ve sadece karşısındakine odaklanabilme durumu nedeniyle hemen hipnoz altına alınabilmesi,

6) Bikini, mini etek, beyaz pantolon ve çatal sınırının ihlali gibi durumların kışın yaşanmaması ve muhtemel kıskançlık krizlerini takiben ayrılık durumlarının minimuma inmesi,

7) Kapalı alanların çok tercih edilmesi sebebiyle acil nikah durumlarının söz konusu olması,

8) Yaz aylarında yaşanan yoğun düğün turizmi nedeniyle girilen bunalımın kışın ortadan kalkması ve gözün fıldır fıldır açılması,

9) "Bu kız daha niye evlenmedi" diye çekirdek aileyi sorguya çeken aile büyüklerinin kışın uykuda olması nedeniyle av sahasında hareket kabiliyetinin artması,

10) Kar topu bahanesiyle hedefteki mağdurun gözünün üstüne kartopunun çakılması ve bu karambolden faydalanarak mağdurun rahatlıkla aşık edilebilmesi.