17 Ekim 2006

BABALAR KIZLARI, KIZLAR BABALARI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜR?

0 yaşında
Baba: Ne kadar da güzel. Şimdi bu küçücük şey benim kızım mı? Gözleri
de bana ne kadar çok benziyor.
Kızı: Bu gözlerini benden hiç ayırmayan adam babam olsa gerek.

5 yaşında
Baba: Prensesim benim, güzel kızım. Söyle bakalım baban sana ne alsın?
Kızı: En çok babamı seviyorum. Babam, niye annemle uyuyor? Hep
benimle uyusun, başkasını sevmesin.

10 yaşında
Baba: Gittikçe yaramaz oluyor, kime çekti bu kız?
Kızı: Ben babama aşığım. Büyüyünce babam gibi erkekle
evleneceğim. Babam bu ay harçlığımı arttırır mı?

15 yaşında
Baba: Ne kadar da çabuk büyüdü. Eve de gittikçe geç kalmaya başladı,
bu gidişle başına kötü bir şey gelecek. Sanırım daha sert
konuşmalıyım.
Kızı: Babam yüzünden arkadaşlarımla istediğim kadar vakit
geçiremiyorum. Bana baskı uygulamasından nefret ediyorum. Ne zaman
özgür olacağım?

20 yaşında
Baba: Artık sözümü dinlemiyor. Benden giderek uzaklaşıyor. Kendi
parasını da kazanmaya başladı ya, bana ihtiyacı kalmadı tabii. Uzun
zamandır tatlı bir-iki laf geçmedi aramızda zaten. Evi de sürekli
erkekler arıyor. Galiba kızım elden gidiyor.
Kızı: Her dediğime alınıyor, beni bir türlü anlamıyor. Hele geçen
gün giydiğim mini eteğe karışmasına ne demeli? Evden ayrılıp, kendi
hayatımı kurmalıyım. Çocuk muamelesi görmekten bıktım artık!

25 yaşında
Baba: Bir gün bunun olacağını biliyordum. İşte evleniyor. Zaten
aramız eskisi gibi değildi. Şimdi bir de kocası var. Prensesim beni
terkediyor.
Kızı: Böyle bir günde bile o mutsuz ifadeyi takınmasının ne lüzumu
var ki? Biliyorum, onu bir türlü içine sindiremedi. Bu yüzden
yapıyor. Kendi hayalindeki damat değil ya! Sanki birlikte yaşayacak olan
o.

30 yaşında
Baba: Çok az görüşüyoruz. Daha sık biraraya gelsek ne iyi olur. Hem
torunlarımı da özlüyorum.. Kendi arkadaş çevrelerinden fırsat bulup da
bize gelemiyorlar ki...
Kızı: Babamları da çok ihmal ediyorum galiba. Yine telefonda çok
üzgün geldi sesi. Haftasonu onlara süpriz yapmak en iyisi.

40 yaşında
Baba: Kızım, benim entellektüel düzeyimi yeterli bulmuyor. Ona göre
çağın gerisinde düşünüyormuşum. Oysa küçükken derslerine hep ben
yardım ederdim. Anlayamadığı bütün problemleri bana sorardı. Şimdi beni
beğenmiyor. Bir daha onunla asla politik tartışmalara girmeyeceğim.
Kızı: Babam giderek daha da çocuk gibi davranıyor. Sürekli bir
şeylerden yakınıyor. Gerçi son zamanlarda sağlığı da iyi değil ama. Ya
ona bir şey olursa? Zaten hiçbir zaman dilediği gibi bir evlat da
olamadım.

45 yaşında
Baba: Kızımın mutlu bir yuvası olması ne güzel. Gözüm arkada
gitmeyeceğim. Her şeyi kendi başardı. Onunla gurur duyuyorum.
Kızı: Babam için çok endişeleniyorum. Onu kaybetmeye hazır
değilim. İlaçlarını da hep ihmal ediyor zaten. Allah'ım onu benden
alma!

50 yaşında
Baba: Dünyada mutlu kal kızım!
Kızı: Seni çok özleyeceğim ve arayacağım babacığım. Şimdi ben kime
danışacağım, kim yardım edecek bana? Ne olur gittiğin yerde çok mutlu
ol. Ve hep yanımda olduğunu hissettir, ne bileyim ben, arada sırada
işaretler yolla mesela. Ah babacığım! Sensiz nasıl yaşayacağım?

55 yaşında
Kadın: Sen gideli, seni daha iyi anlıyorum babacığım. Keşke seni hiç
üzmeseydim demeyeceğim, çünkü "keşke"lerin hiçbir şeyi
değiştiremeyeceğini biliyorum. Yine de beni duyuyorsan, lütfen seni
üzdüğüm her gün için çok ama çok pişman olduğumu bil olur mu?

Hiç yorum yok: