23 Eylül 2008

9.Cumhurbaşkanı Demirel'in anlattığı bir fıkra :
Kadının(zamanın hakimi), biri fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.
Vitrinde, güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek var.
Kadı, fırıncıya 'Ben bunu aldım' demiş.
Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: 'Hani bizim ördek?'Fırıncı boynunu büküp 'Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...

Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak kadının karşısına çıkarmışlar.
Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi, 'Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikáyet etmiş.
Kadı, fırıncıya sormuş: 'Ne yaptın bu adamın ördeğini?'
Fırıncı 'Uçtu' demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış: 'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek fırıncının beraatine karar vermiş.
Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... Onun şikáyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: 'Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...' Davacı 'Ne olacak?' diye sorunca kadı, 'Şimdi' demiş, 'Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.' Tabii gayrimüslim şikáyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş. Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da kadı, 'Tamam' demiş, 'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.' Böyle olunca fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi'ye: 'Senin şikáyetin ne?'
Yahudi ellerini açmış, 'Ne diyeyim kadı efendi' demiş,
'Adaletinle bin yaşa sen e mi?'

Öbür taraf



Bektaşi Cuma'ya gitmiş.

Camide hoca yüksekce bir yere çıkmış boyuna nutuk atmakta...
hem de şarap içenleri açıkca kınamaktadır.
Bektaşi can kulağıyla dinlemeye baslamış, hoca devamla
'şarap içenler öbür tarafta her türlü ceza görecek.
Şarap içmeyenler her türlü sefa görecek..
Hatta herbirinin emrine kırk huri verilecek...
Huriler şöyle güzel, böyle hoş, başka türlü mültefit....
Şarap içenlerinse, içtikleri her şişe şarap..
kıl köprüden geçerken boyunlarına asılacak..!! ' demiş.
Bektaşi dayanamamış durduğu yerden seslenmiş :
'Hoca efendi, şişeler dolu mu olacak boş mu !'

Hoca gürlemiş 'Bre zındık, sen dolu şişelerle
öbür tarafı meyhanemi sanırsın!'

Bektaşi boynunu büküp itiraz etmiş:
'İyi ama hoca, adam başı kırk huri ile
sen de öbür tarafı kerhane mi sanırsın!'

hastane

Modern bir hastanede cok sıkışan bir adam defalarca denemesine karsin devamli mesgul olan erkekler tuvaletine giremez. Adamin zor durumunu goren bir hemsire adamin haline acir ve
- Bayim, duvardaki tuslarin hic birine dokunmayacaginiza soz verirseniz bizim cok ozel tuvaleti kullanabilirsiniz.' diyerek yardimci olur.

Adam tesekkur eder, ihtiyacini giderdikten sonra gozleri karsisindaki duvarda bulunan ve ustunde IS, IH, TP ve OTC yazan rengarenk tuslara takilir.
Biraz tereddut eder, soz vermistir. Ancak merakini yenemeyerek IS yazan birinci tusa dokunur. Altindan fiskiran ilik su aninda adamin altini yikar.

Erkekler tuvaletinde boyle bir luksu hic yasamamis adam, daha buyuk bir haz beklentisi icinde IH tusuna basar. Sonuc, bekledigi uzere olaganustudur. Bu kez ilik su yerine pufur pufur bahar cicegi kokulu ilik hava, nazik yerlerini kurulamaktadir...

Hanimlar tuvaletinin tuvalet otesi bir sey olduguna inanan adam tereddutsuz TP tusuna uzanir. Bu kez de talk pudrasinin oksayici etkisiyle kendinden gecer.

Son tusun daha gorkemli bir etkisi olacagina kuskusu olmayan adam hemen ona da basar. Gozlerini acip hatirladigi ilk sey, hastanede uzandigi yatakta kendisine dogru egilmis endiseli hemsirenin yuzudur.
- Ne oldu bana?' diye sorar aci icinde, - son hatirladigim sey, hemsirelerin ozel tuvaletinde uzerinde OTC isaretli! b ir tusa basmak.'
- Biliyorum der hemsire; OTC otomatik tampon cikarici demektir. PİPİNİZ yastiginizin altinda...

ELMA VE ŞARAP



Kadınlar ağaçtaki elma gibidir.
En iyileri en üst dallarda bulunur.
Erkeklerin coğu düşüp incinmekten korktukları için üst dallara uzanmak istemezler.
Onun yerine yere düşmüş çürükleri toplarlar çünkü onları elde etmek daha kolaydır.
Yukarıdaki elmalar ise kendilerinde ararlar suçu ve sorarlar kendilerine 'Nerede hata yapıyorum' diye.
Aslında gerçekten hatasız ve muhteşemlerdir.

Sadece doğru erkeğin ortaya çıkıp cesaretini ve yüreğini toparlayıp o üst dallara ulaşmasıdır bütün olay.
Lütfen bu gerceği iyi elma olan bütün kadınlarla paylaşın. (Dalından toplanmış olsalar bile)

Erkekler ise ...
iyi birer şarap gibidir.
Koruk olarak başlarlar, mayhoş ve tatsız...
Kadınlar tarafından canları çıkana kadar çiğnendikten sonra ancak bir yemeğin yanında gidecek kadar tatlanırlar...

nişan


Oniki yaşındaki oğlan ondört yaşındaki amcaoğluna soruyor: - Abi ablam nişanlanıyor biliyorsun...

- Yaz sonu nikah varmış, bizim evde de konuşuyorlardı.

- Ben sana bir şey sormak istiyorum...

- Söyle...

- Bu nişan dedikleri ne? Evde sordum, 'Eh evlenecekler işte' diyorlar ama nişanlanınca ne oluyor, onu anlayabilmiş değilim.

- Hıııım... Zor soru, bak ben sana bir örnekle anlatayım...

- Dinliyorum.

- Diyelim ki Şubat'ta yarıyıl karnesini aldın, hepsini pekiyi getirdin. Sana bir bisiklet alıyorlar ve 'Haziran'da bütün dersleri pekiyi getir, sınıfı geç, bu bisiklet senin' diyorlar. İşte Şubat ile Haziran arasındaki o süre var ya, bisiklet senin ama binemiyorsun; o süreye 'nişanlılık dönemi' deniyor.

- Haa şimdi anladım, bisikletin var, evde duruyor; sen ona bakıyorsun o sana bakıyor; ama binemiyorsun ta ki sınıfı geçene kadar. Peki dokunmaya izin var mı?

- Vallahi onu ben de tam bilemiyorum; binmek kesinkes yasak da, galiba
ziliyle oynayabiliyorsun!..

SİGARA

Temel'le bir adam parkta oturuyormuş. Temel de sigara içiyormuş. Adam dumandan rahatsız olmuş. Dönmüş Temel'e ve sormuş.
- Kaç yıldır sigara içiyorsun?
Temel cevap vermiş;
- 30 yıl?
Adam başlamış nasihata:
- Bak 30 yılda sigaraya verdiğin parayı biriktirsen şu karşıdaki lüks villa ve önünde duran son model araba senin olabilirdi.
Temel dönmüş ve sormuş:
- Sen sigara içiy musun?
Adam cevaplamış:
- Ben hiç sigara içmedim.
Temel tekrar sormuş:
- Peçi şu villa ve lüks araba senin mu?
- Hayır !
Temel eklemiş: - Fazla konuşma o zaman? onlar penum...

Tüm Hastaneler Tek Telefon

444 0 911

TANIDIĞINIZ HERKESE GÖNDERMEYE ÇALIŞIN...


TÜM HASTANELER TEK TELEFON == 444 0 911

Tüm hastaneler Türkiye'nin her yerinden ulaşılabilen tek bir no.da birleştiler.

Cep telefonunuzdan ararsanız bulunduğunuz ilin alan kodu ile aramanız gerekiyor.

Mesela İstanbul' da
0212 444 0 911 veya 0216 444 0 911

Bu telefonu aradığınızda en yakın Ambulans olay yerine gönderiliyor.

Kaydediniz...!!!


Biz de destek verelim

HERKES DESTEK OLSUN ARKADAŞLAR.
YAŞADIĞIMIZ SÜRE BOYUNCA HEPİMİZİN KORKULU RÜYASI BİR HASTALIK, DESTEK OLALIM........ SADECE 15 SN. VAKTİNİZİ ALACAK.
ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER.


Bu maili 10 arkada
şına yollayarak, en az 1000 kanserli çocuğun hayatını kurtar

http://www.losev.org.tr/dergi/kent.htm

Arkadaşlar,

Kampanyamız hızla ilerliyor. Ama zamanımız çok az. Bugün de lösemili bir çocuk başvurdu. 6/6 tam uyumlu verici kardeşi olmasına ve hastanın yaşaması kemik iliğine bağlı olmasına rağmen nakil yaptıracak hastane bulamıyor.

En yakın 3 ay sonrasına randevu veriliyor. Yani bir anlamda beklerken ol deniliyor. Bunun için zamanımız yok. Ben utanıyorum.
Ama ne yapacağımı da şaşırdım. Gerçekten bu insanlar bu kadar duyarsız mı ?? Ya da bir tek biz mi telaşlanıyoruz.
Acaba biz de mi 3 maymun olmalıyız ki akşam rahat uyuyalım. Hayır, olamaz. İnsanlık henüz ölmedi. Ya gerçekten bizim çok yakınımız birisi yaşayacakken göz göre göre ölse biz ne yapardık. İnsanlar katil olur yahu.

Haydi, tuşlara daha fazla dokunalım ve bu sayıyı kısa zamanda 1 MİLYONA çıkaralım, sonra da 5 milyona. Sesimizi basın bile duymuyor, siyasiler nasıl duysun?

Elinize sağlık. Kolay gelsin.

Dr. Üstün EZER Yönetim Kurulu Başkanı
LÖSEV Lösemili Çocuklar Vakfı



'[Lösemi hastası] Volkan Dündar 13 yaşındaydı. Hastanede ilik nakli için yıllarca sıra bekledi. Bir gün Dündar ailesinin telefonu çaldı. Nakil için sıra geldiğini söylediler.

Ancak Volkan bu telefondan 4 gün önce ölmüştü. Son 10 ayda 15 lösemili çocuk, uygun ilik bulunduğu halde hastanede yatak bulunamadığı için yaşamını yitirdi.'

Milliyet Gazetesi, 26 Kasım 2006 Pazar


'38 [lösemili] çocuğu göz göre göre kaybettik.'

Star Gazetesi, 24 Kasım 2006 Pazar
!

DUYARLI G
ÖNÜLLÜLERİMİZE,

Çağdaş ve aydınlık toplumlarda sivil toplum kuruluşları doğruları söylemekte ve ülke yararına olan konuları çıkar gözetmeksizin

gündeme getirmektedir.

Değil yüzlercesini bir çocuğun bile ölümünde duyarlı ve aydın insanlar seslerini yükseltmekte, sorumlulardan hesap sormaktadırlar.

Yıllardır LÖSEV hayat kurtarmak ve tamamen parasız tedavi hizmeti verebilmek için çırpınırken, eşsiz bir proje kurabilmek için çabalarken buna ilgisiz kalan siyasileri uyandıralım.

Biz yüz binler değil, 1 milyon değil, 5 milyon kişinin bu konuda ciddi desteğini arzu ediyoruz ve de bu başarıyı tüm TÜRKİYE ile paylaşmak istiyoruz.

Siz bu maili en az 10 arkadaşınıza yollayarak sırada bekleyen en az 1000 lösemili ve kanserli çocuğun hayatını kurtarmanın mutluluğunu yaşayabilirsiniz.

Destek verebilmek için burayı tıklayınız. (
http://www.losev.org.tr/dergi/kent.htm )

UNUTMAYIN! HEDEFİMİZ 5 MİLYON KİŞİDİR.

Saygı ve şükranlarımızla,

Dr. Üstün EZER,
Pediatrik Hematolog,

LÖSEV YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Bir Karadenizli 'Life Tv Show' adlı yarışma programına katılır.
Ödül: 500 bin YTL
Sizde bir deneyin:


Sunucu sorularını sormaya başlar..

1)Tarihteki 100 yıl savaşları ne kadar sürmüştür?:

A) 116 Yıl
B) 99 Yıl
C) 100 Yıl
D) 150 Yıl

Karadenizli bu soruda pas geçme hakkını kullanır.

****

2. Panama şapkası hangi ülkede keşfedilmiştir?:

A) Brezilya
B) Şili
C) Panama
D) Ekvador

Karadenizli seyircilerin yardımını istemiştir.

****

3. Rusların bayramı olan Ekim direnişi hangi aydadır?:

A) Ocak
B) Eylül
C) Ekim
D) Kasım

Karadenizli telefon hakkını kullanıyor ve başka bir karadenizliyi arıyor.

****

4. Kral George IV doğru adı nedir?:

A) Albert
B) George
C) Manuell
D) Jonas

Karadenizli, iki yanlış şıkkı götürme hakkını kullanıyor.

****

5. Kanarya adalarının ismi hangi hayvandan gelmiştir?:

A) Kanarya
B) Kanguru
C) Fare
D) Fokbalığı

Karadenizli oyundan çekiliyor.

****

Okurken güldüyseniz doğru cevaplara da bir göz atın..


1) 100 Yıl savaşları 116 yıl sürmüştür (1337 ile 1453 arası)

2) Panama şapkası Ekvador'da keşfedilmiştir.

3) Rus Bayramı 'Ekim Direnişi' 7 Kasım'da kutlanır.

4) Kral George IV asıl adı Albert'tir. Kral 1936 yılında ismini
değiştirmiştir.

5) Kanarya adalarının Latince adı 'Foklarin' adasıdır ve bu isim
fokbalığından gelmiştir.

Ne oldu.. ? Bir an kendinizi bir Karadenizliden zeki mi sanmıştınız..

SAĞLIKLA İLGİLİ ÖNEMLİ TAVSİYELER

Telefona SOL kulağınızla cevap verin.
Günde İKİ kere kahve içmeyin.
SOĞUK su ile hap almayın.
Akşam 7'den sonra YEMEK yemeyin.
Tükettiğiniz YAĞLI gıdaların miktarını azaltın.
Sabahları daha çok akşamları daha az SU için.
Cep telefonu BATARYALARI ile mesafenizi uzak tutun.
UZUN süre kulaklık takmayın.
Gece 10 sabah 6 en ideal uyuma saatleridir.
Uyku öncesi İLAÇ aldıktan sonra hemen uzan mayın.
Şarjınız SON çizgiye inmiş kadar az olduğunda telefona cevap
vermeyin, radyasyon 1000kat fazladır.
Bu maili önemsediğiniz herkese yollayın.
Gelecekte mutlu ve sağlıklı günler dilerim!

Muhtemelen itiraf.com'dan alıntı...

Trafik polisinin müthiş anonsu
Dar ve tenha bir yolda trafikteyim. Arkamdan trafik polisi geliyor. Kırmızı ışıkta durdum. Bir süre sonra trafik polisinin müthiş anonsu geldi: ''Yol boş devam et. S..tir et kırmızı, ışığı devam et.' Acaba ehliyetimi henüz almadığımı bilse; 'Ehliyet ve ruhsat. Ruhsat tamam ehliyeti s..tir et.' der miydi?


Göstermelik

Birkaç gün önce trafiğin çok işlek olmadığı bir yerde normal olarak kırmızı ışıkta durdum. O an arkama yanaşan trafik polisinin anonsunu aynen aktarıyorum: '34 XXX... devam et, devam et. Sanki biz olmasak duracaksın.'


Türk polisi ve UFO

Eveeet, şimdi de o kocaman alkışları Antalya'da UFO gördüğü için polisi arayan vatandaşa 'havadayken yapabileceğimiz bir şey yok, inerse tutuklarız' diyen yurdum polisi için alabilir miyiz?


Ukala Şoför

Kendisini durduran trafik polisi 'kırmızı ışıkta geçtiniz' deyince 'uyuyordum görmemişim' diyen yurdum şoförü, evet bildiniz babam...


Dürüst polis

Trafik polisi tarafından çevrilinir. Ehliyet evde unutulmuştur. İki taraf da 'çorba parası' konusunda hemfikirdir ama ben miktarı konusunda karar verememekteyimdir. Cepten 2 adet 20'lik çıkarılıp ruhsatın arasına konur. Polis ruhsatı açar ve 'bu fazla' diyerek 20'liklerden birini geri verir. Benim de bu yurdum polisini alnından öpesim gelir. Dürüst adammış.


İnançlı polis

Yıllar önce sabahın erken bir saatinde nasılsa kimse görmez diye kırmızı ışıkta geçip sola döndüm ve 50 metre ilerdeki kırmızı ışıkta beklerken trafik polisine yakalandım. Kırmızı ışıkta geçtiğimi söyleyip ehliyet ve ruhsatı istediğinde 'Ama ışık sarıydı' itirazıma sert bir komutla 'Yemin et!' dedi. Resmen kalakaldım, insan yalan yere yemin edemiyormuş. Yemin edemediğimi gören sevgili polis kahkayı basarak 'Hadi yırttın, yalan yere yemin etseydin cezayı yazacaktım, bir daha dikkatli ol' dedi ve gitti. Bu olayın nerde olduğunu söylememe gerek yok değil mi? Memleketimin polisini bile özledim ben!


Kaç!

Öğlen saatleri. Trafikteyim. Kırmızı ışıkta dururken yandaki kalabalığı fark ediyorum. Bir polis otosu ve kalabalığın ortasında bir genç elini kolunu sallayarak konuşuyor. Kulak kesilip durumu kavramaya çalışıyorum. Çocuk yayalara kırmızı yanarken karşıdan karşıya geçmiş, tabii bunu gören polis ceza yazıyor. Çocuk, 'Herkes geçiyordu ben de geçtim' gibilerinden kendini savunuyor. Polis umursamaz bir tavırla ekip arabasına giderken yaşlı bir teyze çocuğa bağırıyor 'Kaç oğlum kaç! G.tünde plakan mı var?!'


Polis megafonu

Bir teyzemiz yayalara kırmızı yanmasına rağmen karşıdan karşıya geçmeye çalışırken, 10 metre öteden megafon sesi gelir polisten, ''Abla, zaten şişmansın bir de pişman olma!''


Hayırlı Cezalar

Yer İstanbul, Yenibosna. Yenibosna'daki otobüs durağından çıktık Avcılar istikametine doğru gideceğiz. Otobüs kısa yoldan yola girebilmek için yasaklı yerden U dönüşü yapıyor. Yurdum polisi görev başında megafon açık ve o anlamlı anons geçiyor. 'Otobüsçü! Cezan hayırlara vesile olsun, devam et sen; ben plakana gönderirim nasıl olsa.'


Kendin dinle

Kocamın arabasını aldığım ve içine sigara kokusu sinmesin diye bütün camlarını açtığım anda en sevdiğim şarkının radyoda çalmaya başlaması üzerine radyonun sesini de sonuna kadar açıp dolaşırken yurdum polisinden gelen anons:' 34 XX, müziği kendin dinle! Kendin dinle ya da parçayı değiştir!'

Bilemem

Gerçekten çok ilginç,bilimsel çalışma,KTÜ Tıp Fakültesi
Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Üner Tan ve ekibi tarafından 250
üniversite öğrencisi üzerinde yapılan araştırmayagöre işte kadının
*zeka raporu*

1) Kadında reglin başladığı gün, vücudu ostrojen hormonu salgılamaya
başlıyor.Ostrojen sayesinde rahim içi onarılıyor, hücreler çoğalıyor ve
kan damarları tamir ediliyor.
2) Bu onarım, adetin başlangıcından itibaren 14 gün sürüyor.14'üncü
günden itibaren de kadının yumurtaları olgunlaşıyor ve cinsel
birleşmeye hazır hale geliyor.
3) İşte bütün bu süreçte kadının zekası inanılmaz bir düzeye
çıkıyor.IQ düzeyi 120'lere ulaşıyor.
4) Kadın bu dönemde daha iyi düşünebilen,olayları çok iyi
yorumlayabilen,daha aktif ve dikkatli bir hale geliyor.Kız
öğrencilerin başarı ortalaması diğer günlere oranla yüzde 60 daha
artıyor.
5) Ancak... Bu 14 günün sonunda, eğer 2 gün içinde kadın cinsel birleşme yaşamazsa
tüm aktivitesi düşüşe geçiyor.
6) Cinsel birleşme olmaması nedeniyle, vücut bu kez progesteron hormonu salgılamaya
başlıyor.
7) Bu hormon DA kadının daha sinirli bir hal almasına ve beyin aktivitesinin
azalmasına neden oluyor.IQ oranı 70-85'e kadar düşüyor.
Rapordan çıkarılacak sonuç:Kadınların zeka düzeyinin düşmemesi için ne gerektiğini
artık biliyorsunuz.

NESİN?

'1934 yılında soyadı kanunu çıktı.

Her türk kendine bir soyadı alacaktı.

Herkes kendisine soyadını seçtiği için

insanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı.

Dünyanın en cimrileri 'eli açık',

dünyanın en korkakları 'yürekli',

dünyanın en tembelleri 'çalışkan' gibi soyadları aldılar.

Bir mektup yazabilecek zamanda ancak imzasını atabilen

bir öğretmenimiz kendisine 'çevikel' soyadını almıştı.

Irkçılığın yayıldığı günler olduğundan,

özellikle türklüğü karışık olanlar ırkçılığı anlatan soyadlarını kapışıyorlardı.

Her türlü yağmada hep sona kaldığım için güzel soyadı yağmasında da

sona kaldım. Bana, ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından,

kendime 'nesin' soyadını aldım.

Herkes 'nesin' diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.. '

Aziz Nesin

İlginç bi test. buyrun yapın.

Anne dışarıda alış-verişteydi. İki buçuk yaşındaki bebeğe babası gözkulak oluyordu.
Aslında bu pek de zor bir şey değildi. Yavrucak halının üzerinde 'çay seti' oyuncağıyla oynarken baba da koltuğunda gazetesini okuyor, ara sıra da bebeğinin kendisine -çay seti oyuncağının minik plastik fincanlarıyla- ikram ettiği suları çay niyetine içerek oyuna iştirak ediyordu.

Derken anne eve geldi. Baba anneye sus işareti yapıp, bebeği izlemesini istedi. Bu çok şirin hareketini annenin de görmesini istiyordu.
Anne, bebeğin elinde çay fincanıyla salondan çıkıp, biraz sonra içi su dolu olarak babasına getirmesini ve babanın da onu çaymış gibi içmesini seyretti.
Sonra gayet sakin bir tavırla elindekilerle mutfağa geçerken eşine seslendi:

'Uzanabildiği tek su kaynağının klozet olduğunu biliyorsun, değil mi?'


Sonuç-1: Anneler evlatlarını çok sever ve onlara dair her şeyi bilir.


Sonuç-2: Babalar evlatlarına dair bir çok şeyi bilmez ama onları çok sever
.

Fatma Kamil isimli çok fakir giyimli bir kadın yüzünde bir hüzünle bir manava girer.
Dükkan sahibine mahcup bir şekilde yaklaşır.
-Kocam çok hasta.Çalışamaz duruma düştü . Üç çocuğum ile birlikte aç kaldık. Yiyeceğe ihtiyacımız var,der

Nekbet Abus isimli manav ona ters bir şekilde bakarak:
- Derhal dükkanımı terket!..der.
Kadın ailesinin ihtiyaçlarını düşünerek,
-Lütfen beyefendi. Paramız olur olmaz getirip borcumu ödeyeceğim.
Nekbet kendisine bir kredi açamıyacağını çünkü onun eski bir müşterisi olmadığını, kendisinde bir hesabının bulunmadığını söyler.
O sırada dükkanın dışında bekleyen bir müşteri ikisinin arasında devam eden bu konuşmayı dinlemektedir.
İçeri girerek manava yaklaşır ve
-Ben o kadının almak istediklerine kefilim . Ailesinin ihtiyacı olan şeyleri ona ver.
Bunun üzerine manav çok isteksiz bir şekilde kadına döner;
-Bir alış veriş listen varmıydı,diye sorar.
Fatma;
- 'Evet efendim ' der.
-' Tamam ' der manav.
-Şimdi onu terazinin şu kefesine koy.Onun ağırlığınca diğer kefeye istediklerinden koyacağım.!
Fatma bir an duraksar, sonra başını önüne eğer ve çantasını açarak üzerine bir şeyler karalanmış bir kağıt parçasını çıkartır ve manavın kendisine gösterdiği kefeye özenle bırakırken başı hala öne eğiktir.

Manavın ve diğer müşterinin gözleri terazinin kefesine dikilirken hayretle büyümüştür.
Manav müşteriye dönerek , kısık bir sesle,
'- İnanamıyorum.' der. inanılacak gibi değildir.
Müşteri manava gülerken manav çoktan diğer kefeye eline geçeni doldurmaya başlamıştır ama nafile,
Diğer kefeyi yerinden bile kıpırdatamamıştır.
Terazinin kefesi artık üzerindekileri almayacak kadar doldurduğunda çaresiz hepsini bir torbaya doldurarak kadına verir.
Şaşkınlıkla üzerinde bir şeyler çiziktirilmis kağıdı eline alır ve okur.
Bir de bakar ki orda bir alış veriş listesi yoktur.
Sadece bir dua yazılıdır.
-'Allah'ım neye ihtiyacım olduğunu sen bilirsin, Kendimi senin ellerine teslim ediyorum.'
Manav taş gibi bir sessizliğe bürünmüştür.
Fatma Kamil kendisine teşekkür ederek dükkandan ayrılır.
Müşteri, Nekbet Abus adlı manavın eline bir yüz ytl tutuştururken;
-Her kurusuna değdi, der.
Daha sonra manav terazisinin kefelerinin kırılmış olduğunu görür.

Bu nedenle duanın ne kadar ağır çektiğini sadece Tanrı bilir.
Dua bizim için hiçbir maliyeti olmayan bedava bir hediyedir.

Bu hikayeyi en az dört kişiye gönderiniz
Gücünü hiçbir şekilde bilemezsiniz.
Sevgilerle...