26 Kasım 2006

Istiklal'in oralarda, 9-10 yaslarinda, buyuk olasilikla tinerci,iki çocukla konusuyor polis. Birisine sordu, "Nerede oturuyorsun sen, evin nerede senin?". Çocuk: "Evim filan yok, orada burada uyuyorum". Polis oburune dondu: "Peki sen?". Ikinci çocuk: "Komsuyuz!" :)

Az once is icabi Isparta'da bir musterimizi aradim. Telefonu açan kibar bayana ilgili kisinin mail adresini sordum. Hanimefendi gayet kibarca "Bizim burada internet çekmiyor" dedi.

Cuma aksami gecenin bir yarisi Arnavutkoy'de taksi ariyordum. Fakat etrafta bir tane bile yoktu. Arabasını park etmis yemek yiyen bir taksi soforu gordum. Adama yaklasip, "Abi musait misin?" dedim. O da, "Ehliyetin var mi?" diye sordu. Taksim'e kadar taksiyi ben kullandim, o pasa pasa yemegini yedi.

Bir arkadas anlatti. Geçenlerde Taksim'de yururken sikisinca McDonalds'in tuvaletine girmis. Tuvaletten sonra elini kolunu sallaya sallaya restorandan çikarken elemanlardan biri arkasyndan seslenmis: "Bir gun yemege de bekleriz..."

Izmirliler bilir, toplu tasimada Kentkart uygulamasi vardir. Karta para yuklersiniz, otobuslerde manyetik okuyucuya tutarsiniz ve okuyucu okuduguna dair sinyal sesi verir. Kentkart uygulamasinin ilk yili idi. Yasli ama çok tonton bir teyze elinde kentkartla otobuse bindi. Nedense karti soforun suratina dogru tuttu(Herhalde paso gibi gosterilecek zannetti). Sofor iki-uç saniyelik saskinlik periyodunu atlattiktan sonra, "Biiiiip!" dedi. Teyze bi sey olmamis gibi geçip soforun arkasina oturdu. Otobusteki herkes kahkahalarla gulerken bense soforun zekasina hayran olmustum.

Bir gun yolda giderken kaset satan bir dukkanin caminda aynen soyle bir yazi gormustum: "Arabalar icin cistakli muzik gelmistir."

Boylesine asiri guzelliklerle dolu bir ulkeyi ve insanlari sevmemek mümkün mü?

Hiç yorum yok: